Öğrencilerimize bir öğün yemek verilemezken, gençler barınmak için yurt bulamazken, daha okul yolları yokken işlerimizi hallettik diyemeyiz. Hastalar randevu peşinde koşarken, 65 yaşının üstündeki insanlarımıza yolculuk çok görülürken, kışın herkes üşürken yapılacak çok iş var demektir. Yapılacak bunca iş varken ve o işleri hakkıyla yapacak çok insana ihtiyacımız varken, çalışmak isteyen biri nasıl olur da işsiz kalır? İnsanlar yedek işçi ordusunun bir piyadesi olmak zorunda değil. Çalışma yaşamındaki süreklilik giderek bozuluyor ama temel alanlardaki hizmet ihtiyacı sürekliliğini koruyor.
Dar tanımıyla, dört hafta içinde iş aramış durumda olan ve işe başlayabilecek insanlar ancak işsiz sayılıyor.
Bu dar tanım kapsamındaki işsizlik oranı 2001 krizinden bu yana yüzde 10 civarında kendini gösteriyor.
Ülke için asıl büyük sorun, geniş işsizlik oranının geldiği yüksek düzey.
İş bulma ümidi olmayanlarla, iş aramayanlar ve kısa sürede işbaşı yapamayacak durumdaki nüfus potansiyel işgücünü oluşturuyor.
Dar tanımlı işsizliğe, potansiyel işgücü ve zamana bağlı eksik istihdamı eklediğimizde geniş tanımlı işsizlik ortaya çıkıyor.
Bu oran ülkemizde yüzde 20-25 bandına ulaşıyor ve geniş tanımlı işsizlik yaklaşık olarak 10 milyon kişi.
Dar tanımlı işsizlik kadar, potansiyel işgücü ve bir o kadar da eksik istihdam var.
TÜİK bizlere potansiyel işgücüyle, eksik istihdamı kamufle ederek sadece dar tanımlı işsizliği açıklıyor.
Bütün bu tabloya kadınların yüzde 36’lık düşük işgücüne katılma oranı etkisi dahil bile değil.
Kadınlar “ev işleriyle meşgul” denilerek işgücüne dahil edilmediği için, işsiz sayılma aşamasına bile gelememiş oluyorlar.
Kadınların erkekler kadar işgücüne katılma oranını dikkate alıyor olsak, geniş tanımlı işsizlik yüzde 35 düzeylerine gelir.
Türkiye’nin geniş tanımlı işsiz sayısı Norveç, Danimarka, Finlandiya gibi ülkelerin toplam nüfusundan daha fazla.
Toplumsal hayatın kolaylaştırılması, işsizliğin ortadan kaldırılması ve gelir dağılımındaki adaletin sağlanması için bir günlük çalışma süresi 6 saat olarak düzenlenmeli.
Eğer endüstriyel verimlilik on yıllar içerisinde katlanarak arttıysa bundan işçi sınıfının tarihsel yararlanışı, iş sürelerinin kısaltılması şeklinde gerçekleşmeli.
Gerekli işler insanlar arasında paylaştırmak hem iş süresinin kısalmasını hem de herkesin iş sahibi olmasını sağlar.
Altyapının yenilenmesi ve geliştirilmesi üzere kamu istihdamı sağlanabilir.
Bütçe kaynakları, halkın temel ihtiyaçlarını bir kamu hizmeti olarak planlamak ve sağlamak yönünde kullanılırsa tam istihdama ulaşabiliriz.