Sermayenin sahipleri okyanus kadar büyük artı değeri işçi sınıfından günbegün söküp alıyor. Dünyanın fiziksel varlığını sarsabilecek düzeyde büyük bir değer, bir grup ufuksuz ve erdemsiz patronun elinde birikiyor. Bütün bunlara rağmen, mesele patronların haksız bir kazanç elde etmiş olması bile değil.
Kapitalist ülkeler arasındaki çekişme insanlığı;
küresel ısınma, doğanın yıkımı, ekonomik kriz ve nükleer savaş felaketleriyle karşı karşıya karşı getiriyor.
Konuşulamayan derin acı ve mesele budur.
Öngördüğümüz bu felaketlere doğru koşmayı bırakmalıyız.
Bütün bunlara rağmen, bu gidişata el koyacak kadar büyük bir işçi sınıfı ve onun müttefikleri var.
O herhangi bir kimlik aidiyetiyle kendisini kapatmıyor, evrensel ve yetenekli.
Bir avuç büyük sermaye sahibinden ayrı ve onlara karşı.
Onlarla göğüs göğüse gelebilecek kadar mücadeleci ve insanlığın kurtuluşunun yolunu açabilecek kudrete sahip.
Siyasal bir kolektif güç olarak örgütlenebilir.
Karmaşık iş bölümündeki konumu, küçük işçi birimlerinin büyük bir verimlilikle kar üretmesini sağlar.
Bu durum, örneğin greve giderek bunun tam tersini yapabilme yeteneğini de kuşanmış olduğunu gösterir.
Büyük sanayi, birbirini tanımayan sayılamayacak kadar çok insanı bir araya getiriyor.
İşçilerin kentlerde ve büyük iş yerlerinde yoğunlaşmaları örgütlenmenin koşullarını oluşturuyor.
İşçiler tek tek etkisiz ve görünmezken, örgütlü hale geldiğinde dev gibi güçlü ve yenilmez hale gelir.
İşçi sınıfı, ücretlerin korunması için gayret gösterirken ortak bir mücadele ve örgütlenme bilincine ulaşır.
Artık hem suçlu hem de güçlü olanların dönemi kapanacak.
İşçi sınıfı bütün toplumla beraber, büyük bir güç yaratmanın yoluna çıkıyor.