27
Nis

Yeşil Sol Parti Adayı Öztürk: İşçilerin Ürettiği Değer Sermayeden Bağımsız Olmalı

Medyascope’un konuğu olan Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili Adayı Hakan Öztürk, ekonomik krize ilişkin çözüm önerilerini anlattı. Öztürk “Liberaller Merkez Bankası’nın bağımsızlığından bahsediyorlar ya, ben de halkın ürettiği değerin sermayeden bağımsızlığını ileri sürüyorum. Eğer halk üretiyorsa, işçi sınıfı üretiyorsa neden sermayeden bağımsız olmuyor o değer?” dedi.

Yeşil Sol Parti İstanbul 1.Bölge Milletvekili Adayı ve Emekçi Hareket Partisi Genel Başkanı Hakan Öztürk, Medyascope TV canlı yayınında "Oyunuzu İsteyenler Anlatıyor" programında Gülçin Karabağ'ın sorularını yanıtladı.

“AÇLIK SINIRININ ALTINDA ASGARİ ÜCRETİ KANIKSAMAMALIYIZ”

Türkiye’de çok ciddi bir iktisadi sorun yaşandığını söyleyen Öztürk “Açlık sınırı 9700 lira diye konuşuluyor, işçi sınıfının ücreti ise 8500 lira. Bunu kanıksamamalıyız. Böyle bir dramatik durum istatistiki olarak tanımlanıyor ve toplumun neredeyse yüzde 60’ı asgari ücret alıyor ve ‘siz bunu böyle kabul edin’ deniliyor.” dedi.

“İŞÇİLER AÇLIK SINIRININ ÜSTÜNDE ÜCRET İSTEDİĞİNDE TIKANAN BİR SİSTEMDEN BAHSEDİYORUZ”

Öztürk, sözlerine şöyle devam etti: “Bütün liberaller ve Millet İttifakı’ndakiler diyor ki; ‘Eğer işçi sınıfı ücretlerinin artmasını talep ederse bu bir döngüye girer, ondan sonra ürünlere zam gelir. Bu enflasyonu artırır’ diyorlar. Bu sistem yüzde 60 açlık sınırı ücret alan topluma diyor ki ‘sen bunun artırılmasını isteme çünkü sistem tıkanır, bir çıkmaza girer.’ Sisteminiz bu kadar kötüyse biz bu sistemi komple değiştirsek daha iyi olmaz mı? İşçiler açlık sınırının biraz üstünde ücret talep ettiğinde bile tıkanan bir sistemden bahsediyoruz.”

“TOPLUMUN TEMEL İHTİYAÇLARI İÇİN KAMU İŞLETMELERİ OLUŞTURULMALI”

Toplumun temel ihtiyaçlarının özel şirketlere verilmesinden vazgeçilmesi gerektiğini ifade eden Öztürk “Toplum sağlık, barınma, beslenme, ulaşım gibi temel ihtiyaçları konusunda konusunda sorun yaşıyor. Bütün bu alanlarda yapılması gereken, kamu hizmeti verilmesidir. Bu alanlarda kamu hizmeti verilmesi esas alınmalı ve kamu işletmeleri oluşturulmalıdır.” şeklinde konuştu.

“KAYNAKLARIN BELLİ İNSANLAR ÜZERİNDE BİRİKMESİNİ SAKINMALIYIZ”

Öztürk, Gülçin Karabağ’ın kamu işletmelerini kurmaya yetecek kamu kaynağının mevcut olup olmadığına ilişkin sorusunu “Bütün bu kamu kaynaklarını üretenler çalışan insanlardır. Onlardan sakınacak bir tarafımız yok. Sakınacaksak kaynakların belli insanların üzerinde birikmesini sakınmalıyız. 5 tane müteahhitin üzerinde birikmesine de itiraz edeceğiz, 55 tane müteahhitin üzerinde birikmesine de itiraz edeceğiz. Sadece inşaat alanında birikmesine de. Bunlara itiraz etmezsek, paylaşımı yeniden düzenlemezsek tabii ki bir çaresi yok.” sözleriyle yanıtladı.

“ZENGİNLERİN ŞİKAYET EDECEĞİ BİR ŞEY YOK”

Ülke gelirindeki en büyük payın ve özel mülkiyetin patronlara ait olmasını eleştiren Hakan Öztürk “İşçi sınıfının milli gelirden aldığı pay kademe kademe hep düşerek geldi. Zenginlerin şikayet edeceği bir şey yok ki; kârlarını da imkânlarını da yükselttiler. Şu anda kamu mülkiyeti diyebileceğimiz boyut yok düzeyde. Bütün mülkiyet onlara ait oldu. Bütün mülkiyet onlara ait olduğu için her şeye de onlar karar veriyor vaziyetteler. Halkın lehine de karar vermiyorlar.” dedi.

“HALKIN ÜRETTİĞİ DEĞERİN SERMAYEDEN BAĞIMSIZLIĞINI İLERİ SÜRÜYORUM”

“Böyle bir sistemi asla kabul etmemeliyiz” diyen Öztürk şöyle konuştu: “Hep liberaller Merkez Bankası’nın bağımsızlığından bahsediyorlar ya, ben de halkın ürettiği değerin sermayeden bağımsızlığını ileri sürüyorum. Eğer halk üretiyorsa, işçi sınıfı üretiyorsa neden sermayeden bağımsız olmuyor o değer? Hiç değilse kamu iktisadi teşebbüsleri düzeyinde? Neden halkın malı olmuyor da hep satılıyor, otel yapılıyor, rant kapısı yapılıyor?

Tabii liberaller böyle konuşmayı çok seviyor; ‘Her şeyi ben alayım, sana da 3 kuruş vereyim. Şimdi de ülkedeki bu sorunları nasıl çözeceğiz?’ Bunun cevabı çok basit: Her şeyi sana vermeyerek!”

Yayının tamamını izlemek için tıklayınız.