08
Nis

Emek ve Özgürlük İttifakı'nın 14 Mayıs Seçim Mutabakat Bildirgesi Yayınlandı

Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenleri olarak, Ankara Mülkiyeliler Birliği’nde yaptığımız basın toplantısında Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerine ilişkin hazırladığımız 14 Mayıs Seçim Mutabakat Bildirgesi’ni açıkladık.

EMEK VE ÖZGÜRLÜK İTTİFAKI’NIN 14 MAYIS SEÇİM MUTABAKAT BİLDİRGESİ

Genel Başkanımız Hakan Öztürk, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü İbrahim Akın, TİP Genel Başkanı Erkan Baş, EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, TÖP Sözcüler Kurulu Üyesi Perihan Koca ve SMF’den Barış Kayıoğlu basın toplantısında birer konuşma yaptı.  

Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü İbrahim Akın tarafından okunan bildirge girişi şöyle: 

Emek ve Özgürlük İttifakı olarak 14 Mayıs’ta yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerine ilişkin yürüttüğümüz çalışmalar belli bir olgunluğa ulaşmış bulunuyor.

İttifak olarak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair tutumumuzu 22 Mart tarihinde yapmış olduğumuz basın toplantısıyla kamuoyuyla paylaşmıştık.

Bugün de milletvekili seçimlerine nasıl katılacağımıza ilişkin tutumuzu netleştirmiş bulunuyoruz. Emek ve Özgürlük İttifakı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olduğu gibi milletvekili seçimlerinde de esas olarak tek adam rejimine son vermeyi hedeflemektedir. Türkiye'nin demokratik geleceğini inşa etmeyi hedefleyen ittifakımız, seçimlerden büyük bir halk desteği alarak çıkmayı, emekten, barıştan, demokrasiden yana güçlü bir meclis temsiliyetini sağlamayı amaçlıyor.

Bu anlayışla yürüttüğümüz görüşmeler sonucunda ittifakımız içerisinde yer alan Emekçi Hareket Partisi (EHP), Emek Partisi (EMEP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) ve Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) seçimlere 81 ilde Yeşil Sol Parti çatısından ortak listelerle katılmaya karar vermiştir. 

İttifakımız içerisinde yer alan Türkiye İşçi Partisi (TİP) ise seçimlere 49 il ve 52 seçim çevresinde kendi listeleriyle girecek, diğer tüm il ve seçim bölgelerinde Yeşil Sol Parti’yi destekleyecektir.

Varılan mutabakatta, tüm seçim bölgeleri tek tek incelenmiş, geçmiş dönemde HDP’nin kazandığı milletvekillikleri temel alınmış, hem oy sayısı hem de milletvekilliği bakımından bunun üzerinde bir kazanıma ulaşmak hedeflenmiştir. 

Bu değerlendirmeler sonucunda, milletvekili sayısını artırma hedefini gerçek kılacak bir yöntemde uzlaşıya varıldığını bildirmek isteriz. 

Emek ve Özgürlük İttifakı olarak varmış olduğumuz bu ortak sonuç ve sizlerle paylaştığımız ortak seçim mutabakat bildirgemizle güçlü bir seçim kampanyası yürütmek üzere çalışmalarımızı yeni bir aşamaya taşımış bulunuyoruz.

Bu kararımızın tek adam rejimine karşı sömürülen, ezilen halkların, işçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin ve bütün halk kesimlerinin, tüm bileşenleriyle birlikte Emek ve Özgürlük İttifakı’nın seçimlerden kazanarak çıkmasına hizmet edeceğine inanıyoruz.

Bütün işçilere, emekçilere, kadınlara, gençlere ve halklarımıza hayırlı olsun.

BİRLİKTE KAZANACAĞIZ 

HALKLARIMIZ KAZANACAK

Metnin okunmasının ardından söz olan ittifak temsilcileri şunları söyledi:

TİP Genel Başkanı Erkan Baş: 

Bugün hepimiz için son derece önemli ve heyecanlı bir gün. Uzun bir süredir sürdürdüğümüz ittifak çalışmalarında çok önemli bir evreyi geride bırakmış bulunuyoruz. Zaten hem halklarımız hem kamuoyu yakından takip ediyor. Biz Emek ve Özgürlük İttifakını bir yılı aşkın bir çalışmanın ve tartışmanın üzerine Türkiye’de Üçüncü Yolu inşa etmek için inşa etmiştik. Siyasette sesi bastırılmak, susturulmak, yok sayılmak istenen milyonların siyasi iradesini güçlendirmek ve onları siyasette özne kılmak için çok uzun perspektiflere sahip bir ittifak inşa etmiştik. Başından bu yana da aynı şeyi söylüyoruz. Seçimlerden önce, seçimler sırasında ve en önemlisi de seçimlerden sonra ülkemizde eşitliğin, özgürlüğün, barışın, adaletin güçlenmesi ve kalıcılaşması ve tüm yurttaşlarımızın huzur içinde mutlu bir şekilde yaşayabileceği bir ülke için Emek ve Özgürlük İttifakının varlığı bir güvencedir. Bu kararlılık ve mücadele birliğimiz bugün biraz daha kuvvetlenmiş durumda. Bir seçim ittifakı olarak da Emek ve Özgürlük İttifakı’nı ilan etmiş durumdayız. Önümüzdeki günlerde en iyi sonucu alabilmek ve ülkeyi tek adam rejiminden kurtarabilmek için; ayrıca geçmişteki bütün hata ve eksiklikleri ikinci yüzyılda bir daha yaşamayacağımız bir ülke olması için güç birliğimizi, ittifakımızı görev ve sorumluluğa hazır hale getirdik.  

Kamuoyunda çokça tartışıldığı için bir cümle ile geçeceğim. Türkiye'de 87 seçim bölgesi var, TİP 52 bölgede seçimlere katılacak. Çok ayrıntılı çalışmalar neticesinde, sadece 7 seçim çevresinde daha önceki seçimlerde HDP’nin milletvekili çıkardığı bölgelerde TİP seçimlere girecektir.  

Bu şöyle de yorumlanabilir aslında; 80 seçim çevresinde tam mutabakat sağlanmış durumdadır. Bu son derece önemlidir. İnanıyoruz, görüyoruz, sokaktaki yansımasını hissediyoruz; Emek ve Özgürlük İttifakı bu seçimlerin en büyük sürprizlerinden birini gerçekleştirecektir. Bize dönük beklentilerin farkındayız. Bu beklentinin üstünde bir başarı ile bu seçimlerden çıkacağımıza inanıyoruz. Tüm yurttaşlarımızı da Emek ve Özgürlük İttifakını büyütmeye ve güçlendirmeye, bu ülkeyi tek adam rejiminden kurtarmada bize destek olmaya çağırıyoruz. Emek ve Özgürlük İttifakı ile birlikte zafer kazanacağımız bir yürüyüşe başlıyoruz. Hepimizin zaferi şimdiden kutlu olsun. 

EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk:

Çok büyük emekler verdik; çok büyük çabalar sonucunda, çok geniş tartışmalar sonucunda Emek ve Özgürlük İttifakını oluşturduk. Bütün bu ilerleyiş bizi bugüne getirdi. Mücadelemizi bir üst noktaya taşıyoruz. Son derece mutluyuz. Bu mutluluğa bağlı olarak umutluyuz. Tek adam rejimine karşı tek yumruk ve tek vücut olarak onu göndereceğimizi düşünüyoruz ve bu iradeyi ortaya koyuyoruz. Bunu başarabilmek için şimdi ortaklaştığımız bir partimiz var, Yeşil Sol Parti ortaklığında seçimlere gireceğiz. Elbette TİP’li yoldaşlarımız da Emek ve Özgürlük İttifakının içerisinde. Birlikte tek bir güç olarak birliğimizi sağlayarak, Türkiye’deki bütün koşulları ve sorunları değiştirmek için harekete geçeceğiz. 

Birlikte değiştirme çabasını bir el daha göstermiş olacağız. Bütün bunu gerçekleştirdiğimizde de önümüzde büyük ufuk açılacak. İklim değişecek ve önemli işleri başarmak üzere adımlar atmaya başlayacağız. Birincisi; çok söz edilen parlamentonun güçlenmesi meselesi var. Parlamentoyu güçlendirmek için halkın örgütlü gücünü parlamentoya yansıtmak gerekir.

Türkiye’de genel olarak demokrasi yaratmak için ikinci bir kademe olarak halkların kardeşliğini yaratmak gerekir, barışı yaratmak gerekir, müzakere yoluyla çözüm aramak gerekir. Üçüncü bir durum olarak ülkemizde madenlerin, enerji alanının, hastanelerin halkımıza ne büyük bir yük olduğunu biliyoruz. Bu konudaki sorunları çözebilmek üzere gereken bütün alanlarda kamulaştırmayı düşünmemiz gerekir.

Kadınların ne kadar büyük sorunlar yaşadığını, nasıl bir şiddete maruz kaldığını, kadın cinayetleriyle karşı karşıya kaldığını biliyoruz. Bütün bunları durduracak iradeyi ortaya koymalıyız.

Depremi gördük. Önümüzdeki zamanlarda bütün Türkiye’yi deprem gerçeğine göre ele almalıyız ve yıkılmayacak evler yaratmalıyız. Emekçilerin nasıl koşullarda yaşadığını biliyoruz. Onların koşullarını düzeltmek için altı saat iş gününü önümüze koymalıyız. Eğer tek yumruk, tek vücut olursak bunu başarabiliriz. Bizler başarmanın bütün adımların attık, artık bunu seçimlere yansıtabiliriz. Bu seçimlerde gereken başarıyı tekrar göstererek tek adam rejimini göndereceğiz ve ülkemizi aydınlık günlere taşıyacağız. 

EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz: 

Bu seçime girerken, kalan 36 günde bizi bir araya getiren şey, bu memleketin çocuklarının gece yatağa aç girmeleridir. Bizi bir araya getiren, annelerin sabah çocuklarını okula gönderirken beslenme çantasına ne koyacağım diye düşünmeleridir, kadına yönelik şiddettir. Kendi iradesini memleket yönetimine taşıyana kadar mücadele edecek kadınların iradesidir. 

Biz bu süreçte şunu duyuyoruz. Emekçiler diyor ki; “Daha çok çalışıyoruz, ama daha çok yoksullaşıyoruz, daha çok çalışıyoruz ama geçinemiyoruz, başımızı koyacağımız bir konut sahibi olamıyoruz, pazara çıkamıyoruz”. İşte bizler domatesin, patlıcanın, biberin, soğanın tane ile tartıldığı memleket tablosunu yıkmak için bir geldik. Bir seçim ittifakı olarak değil bir mücadele ittifakı olarak doğduk. 1 Mayıs’ı da bütün Türkiye’yi emekçilerin taleplerinin meydanlara döküldüğü; fabrikalarda, iş yerlerinde meydanlarda milyonların taleplerinin yükseldiği bir mücadele gününe çevireceğiz. Ve 1 Mayıs'ı 14 Mayıs’a bağlayan büyük bir politik gösteriyi tüm Türkiye’de gerçekleştireceğiz. Bizim ittifakımızın çağrısı budur. 

Biliyoruz, yaşıyoruz, depremin acılarını yaşıyoruz. Yasımızı tuttuk, acımızı biliyoruz. Asla ama asla bir yas ortamında bu seçimlerin iki kutuplu burjuva ittifaka sıkışmasına izin vermeyeceğiz. Net olarak söylüyoruz; acımızı ve yasımızı öfkeyle birleştiriyoruz. Deprem illerinden başlayarak, acımızı ve yasımızı coşkuyla birleştiriyoruz ve hesap sormak için geliyoruz. 11 ilde yaşanan yıkımı İstanbul’daki 16 milyonun da yaşamaması için örgütlenerek mücadeleyle geliyoruz. 

Bu seçim tek adam rejiminin gideceği bir seçim olacak. Türkiye 15 Mayıs sabahına tek adam rejiminin son bulduğu bir aydınlıkla uyanacak. Bu rejimin oylanacağı bir seçim olacak. Parlamento seçimlerinde ve Türkiye’nin geleceğinde asla ve asla Emek ve Özgürlük İttifakı’nın silik kaldığı bir seçim olmayacak. Bu seçimde 3 ittifak ve program yarışacak. Birincisi Cumhur İttifakı programı olacak. Burada onlar bir kez daha halktan kredi almayı başarırlarsa, hile hurdayla iktidarda kalırlarsa faşist bir rejimi inşa edecekler. Halkımız buna prim vermemelidir. Millet İttifakı bir Kemal Derviş programıyla, uluslararası sermayeye güven veren bir programla, IMF programıyla karşımıza gelecek. Buna asla prim vermeyeceğiz. 

Biz zenginin değil emekçinin, halkın güldüğü bir programla geliyoruz. Emek için, demokrasi için, özgürlük için geliyoruz. Bana programını söyle, senin nasıl bir parti olduğunu, nasıl bir ittifak olduğunu söyleyeyim. Emek ve Özgürlük İttifakının farkı programıdır. 24 Eylül’de yayınladığımız deklarasyondadır. Bugün arkadaşlarımızın sunduğu seçim bildirgesindedir. Bütün halkımızı bu yürüyüşe davet ediyoruz. Biz bağımsız, demokratik bir Türkiye istiyoruz, laik bir Türkiye istiyoruz. Kürt sorununun eşit haklar temelinde çözüldüğü demokratik bir Türkiye için yürüyüşümüzü başlatmış bulunuyoruz. Halkların bir arada, kardeşçe yaşadığı bir bölge, bir dünya ve Türkiye için geliyoruz. Gelinen yerde emek ve özgürlük partileri olarak halk ittifakını büyütmek üzere bütün tartışmaları olgunlukla tamamladık. Bir bütün olarak milyonları kucaklama zamanıdır. Bunun için yürüyüşe başlıyoruz. Türkiye’nin geleceğinde Emek ve Özgürlük İttifakı olmadan, onun üzerine yaslandığı halk ve halklar olmadan yeni bir tarih yazılamaz. Yeni bir tarih yazacağız, bunun için mücadeleye çağırıyoruz. 

SMF’den Barış Kayıoğlu: 

Toplumsal ve siyasal anlamda tarihsel gelişmelerin yaşandığı bir süreçten geçmekteyiz. Denilebilir ki safların netleştiği, toplumsal dinamiklerin keskin biçimde saflaştığı bir süreci yaşıyoruz. Bize göre iki taraf var. Bir tarafta onlar; bizim vergilerimizle ellerinde bulundurdukları imkanları enkaz altındakileri kurtarmak için kullanmayanlar, halktan çaldıkları ile Saray’a bağış yapanlar, yeni rant pazarlarını paylaşmak için avuçlarını ovuşturanlar, çadır satanlar, halka hakaret ve tehdit yağdıranlar, halkın dayanışmasını engellemeye çalışanlar. Diğer tarafta; yokluk için tüm imkanlarını seferber eden, ay sonuna güç bela getirirken deprem bölgesine ihtiyaç maddelerini gönderen halklar. 

Bizim tarafımız belli. Tehditlerle, hakaretlerle, zorbalıklarla korku imparatorluğu yaratma çabası nafiledir. Bugün bu tablo da bunun göstergesidir. Halklarımızın tarihsel mücadele birikiminden ve ortak mücadele geleneğinden oluşan Emek ve Özgürlük İttifakı’nın bu koyu karanlık kuşatmayı yerle bir ederek onu hak ettiği yer olan tarihin çöplüğüne yollayacağından kimsenin kuşkusu olmasın. Söylenecek her söz söylendi, her tartışma yürüdü. Emek ve Özgürlük İttifakı kendinden emin ve kararlı adımlarla yoluna devam ediyor. 14 Mayıs'ta parlamentoda en geniş kesimi en fazla vekille temsil etmeye kararlıdır. Bize göre söz bitmiştir, artık eylem vakti. 

Tüm işçiler, emekçiler, ezilen uluslar, inançlar, kadınlar ve gençlerin geleceklerini kazanabilecekleri yeni bir süreç olacağına inanıyoruz. Birlikte kazanacağımıza, halklarımızla birlikte kazanacağımıza inanıyoruz. 

TÖP Sözcüler Kurulu Üyesi Perihan Koca:

Emek ve Özgürlük İttifakı olarak yan yana geldiğimiz andan itibaren tarihsel bir sorumlulukla yola çıkıyoruz demiştik. Demokratik bir Türkiye'nin kuruluşu için meydan okuyarak kolları sıvamıştık. Halkın sözcülüğüne soyunarak ortak bir mücadelenin inşasında bu yolu kararlılıkla yürüdük. Bugün geldiğimiz aşamada güçlü bir seçim kampanyasının koşullarını ve çalışmalarını yeni bir aşamaya taşımış bulunmaktayız. Bu yeni aşama da 24 Eylül’de yayınladığımız halkçı program ve bugünkü seçim bildirgesinde halkçı çözümün ifadesi olarak algılanmalıdır. Bu anlamıyla Emek ve Özgürlük İttifakı, yan yana geldiği ilk günden itibaren hakların yegane çözüm alternatifi olarak kendini ortaya koymuştur. Bugün karşı karşıya olduğumuz siyasal ve toplumsal enkaz, emekçi sınıflara vaat edilen derin yoksulluk cehennemi, halklar ve özgürlük sorunu öyle yumuşak geçiş programları ve restorasyoncu çözümlerle bertaraf edilecek aşamayı geçmiştir. 

Palyatif tadilat söylemleri ile geçiştirilecek aşamayı geçmiş bulunuyoruz. Yan yana gelişimizin esas meselesi sadece Saray rejimini tarihin çöplüğüne göndermek değildir. Bu kapitalist sömürü düzenini, despotik saltanat makamlarını, savaş ve gasp düzenini tümüyle karşısına alan bir çözüm programı ve halkçı yürüyüş ile geliyoruz. Halklar lehine olacak bir süreç ancak ve ancak radikal ve köklü değişimlerle olabilir. O yüzden bizler işçilerin ve emekçilerin ittifakı olarak, işçi ve emekçilerin çıkarlarını merkeze alan, halkların haklarını güvence altına alacak halkçı bir program ile çözüm gücümüzü bugün bir kez daha ifade etmiş bulunuyoruz. Memleketi yeniden kuracak, Demokratik Cumhuriyeti inşa edecek insan onuruna yaraşır yegane program buradadır. İlk günden itibaren ifade ettiğimiz gibi bir masa başı ittifak değiliz. Sokaklardan, yaşam alanlarından, mücadele alanlarından geliyoruz. Bu kavgayı en güçlü şekilde veriyoruz. Emek ve Özgürlük İttifakı işçilerin, kadınların, Kürtlerin, Alevilerin, ezilenlerin ittifakıdır; toplumun yegane çıkış alternatifidir. Sözümüzü en gür şekilde ilan etmiş olalım; halkın ittifakıyla, ezilenlerin ittifakıyla faşizmi tarihin çöplüğüne gönderecek ve Saray rejimini yıkacağız. 14 Mayıs’ta hep birlikte kazanacağız. Yolumuz açık olsun.   

Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar: 

Ülke tarihinin en derin krizlerinin yaşandığı bir dönemdeyiz. Bu dönemden çıkış için en geniş demokratik mücadele ortaklığını oluşturma gereği de hepimiz için acildir. Bu tespitlerle yola çıkmıştı Emek ve Özgürlük İttifakı. Ortak mücadele temelinde yeni bir başlangıcı sağlama ve bu düzeni değiştirme ilkeleriyle bir araya gelmişti. Çalışmalar titizlikle yürütüldü. Ortak fikirlerle bir yol bulmaya çalıştık. Bu yolu da nihayet bulduk. Mücadele ortaklığı ile başlayan ittifakımız, mücadelenin önemli alanlarından biri olan seçimlerde de bir birlikteliğe dönüştü. Cumhurbaşkanlığı seçimi için tutumumuzu sizlerle paylaşmıştık, şimdi parlamento seçimlerine yönelik ortak mutabakatımızı da sizlere sunduk. 

Zorlu bir dönemden geçtiğimizi hepimizi biliyoruz, ülke krizlerle baş başadır. Bu düzen toplumun en yoksul kesimlerinin üzerine çökmüştür. Adeta bir enkaz yığını ile karşı karşıya bırakılmıştı Türkiye halkları ve toplumu. Bizler bu enkazı kaldırmak ve bu çöküşü onarmak için emekçilerin, ezilenlerin, sömürülenlerin ve dışlananların iradesiyle yeni bir inşayı başlatma hedefindeyiz.

Geçtiğimiz haftalarda çeşitli tartışmalar yaşandı. İttifaka yönelik eleştiriler yapıldı, kaygılar dile getirildi. Kaygıları gidermek için titiz bir çalışma yürüttük. Şimdi yolumuza da bu çalışmanın ürünü olan mutabakatla yeni bir aşamaya geçerek devam ediyoruz. Elbette eleştiriler olacaktır, bunlardan ders çıkarmak bizim görevimizdir. Kaygılar varsa bunları giderme sorumluluğu hepimizin omuzlarındadır. Bir ortak irade ortaya çıktığına inanıyoruz. Şimdi bu dönemi geride bırakma ve önümüze bakma zamanıdır. Hedefimiz bu iktidarı göndermek ve bu düzeni değiştirmektir. İktidarı göndermek yetmez ama düzen değişikliği için şarttır. Düzeni değiştirmeden kastettiğimiz şey savaşa, talana, yalana dayalı bu rejimin artık tarihin çöp sepetine gönderilmesidir. Bizler Üçüncü Yol siyasetiyle yeni yüzyılda Demokratik Cumhuriyeti inşa etmek için geliyoruz. 

Her alanda yaşanan bu krize halk için, halkçı yöntem ve programlarla çözüm üretmek için geliyoruz. Bizler bu karanlığı dağıtmak için geliyoruz. Bu konuda irademiz sağlam, kararlılığımız tamdır. Bütün bu geride bıraktığımız çalışma döneminden sonra şimdi mücadeleyi yükseltme, çalışmaları yoğunlaştırma ve kazanımları en üst noktaya taşıma zamanıdır. Dönüşümün merkezi gücü olacak bir temsiliyeti parlamentoya taşımak temel hedefimizdir. Parlamentoyu bu temsiliyetle dönüşüm merkezi haline getirmek gibi tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyayız. 

Türkiye’de demokratik dönüşümün de savaş, yalan, talan politikalarını sonlandırmanın da barışı ve adaleti kurmanın da ancak bizlerle mümkün olduğunu söylemeliyiz. Bizler demokrasinin, adaletin, emekten yana bir düzenin ve büyük barışın inşası iddiasındayız. Hem de temel güvencesi olduğumuza inanıyoruz. Halklarımızı bu hedefler doğrultusunda aynı inançla kenetlenmeye çağırıyoruz. Birlikte başaracağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. 

Sahadaki çalışmalar yoğunlaştıkça daha önce dile getirilen kaygıların da yersiz olduğunu hep birlikte ortaya koyacağız. Yolumuz açık olsun. Değiştirmeye geliyoruz, hep birlikte kazanmaya geliyoruz. 

Bildirgenin tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.

8 Nisan 2023