27
Şub

Türkiye Deprem Kongresi’ni toplamalı, felaketleri önlemeli, yıkılmayacak kentleri inşa etmeliyiz

Fay hatlarının üzerindeki ülkemiz için deprem kaçınılmaz. Ancak depremde on binlerin ölmesi, siyasi iktidarın dediği gibi “kader” değil. Felaketlerin önüne geçebiliriz. Bu ülkenin bir deprem politikası olmalı. Halktan yana deprem bilimciler, meslek odaları, halk temsilcileri bir araya gelmeli. Türkiye Deprem Kongresi’ni derhal toplamalıyız.

Maraş depreminde 40 binin üzerinde insanımızı kaybettik. Depremin üzerinden 13 gün geçti, ancak halen enkaz altında kalan insanlarımız var. Çadırlara, temel ihtiyaç ürünlerine gereksinimi olan yurttaşlarımız var. Patronların insafına bırakılmış, işsiz bırakılma tehdidi altında olan depremzede emekçiler var. Depremin yarattığı yıkımın üstesinden dayanışmayı büyüterek, el birliğiyle geleceğiz.

Yıkımın siyasi sorumlusu siyasi iktidarın ta kendisidir. İnşaat patronlarının önünü açmak için tüm yasa ve yönetmelikleri ayaklar altına aldılar. Usulsüz binaların yapımına izin verdiler. Talancı müteahhitlerin hiçbirini denetlemediler. Onları denetlemedikleri gibi depreme müdahale sürecinde de sınıfta kaldılar. İktidar sürecin başından sonuna kadar tam bir beceriksizlik ve koordinasyonsuzluk örneği sergiledi.

Ülkemiz fay hatlarının üzerinde duruyor. Dolayısıyla depremler kaçınılmaz. Ancak iktidar sözcülerinin anlattığı gibi on binlerin ölmesine “kader” denilemez. Japonya’da, Meksika’da, Kaliforniya’da da depremler olsa da bu coğrafyalarda bizim ülkemizdeki gibi sahneler yaşanmıyor. Halk enkazların altında kalmıyor, ölüme terk edilmiyor.

Depremin faciaya dönüşmesini engelleyebiliriz. Bunu depremlerden önce yapacağımız hazırlıklarla gerçekleştirebiliriz. Hedefimiz yıkılmayacak kentler, insanların altında kalıp ölmeyeceği binalar inşa etmek olmalı. Maraş’ın yıkımını gördük. Mevcut düzen devam ederse bu son yıkım da olmayacak. Büyük İstanbul depremi de kapıda.

Bu ülkenin bir deprem politikası olmalı. Hedefe odaklı bir Deprem Bakanlığı kurulmalı. Bu ülkenin deprem bilimcileri, meslek odaları, halk temsilcileri vakit kaybetmeden bir araya gelmeli. Felaketi önlemek için halkımızla birlikte hazırlık yapmaya başlamalıyız. Türkiye Deprem Kongresi’ni toplamalıyız. Ülkenin deprem direncine yönelik yol haritasını çizmeliyiz.

Bilim insanları sanayinin Marmara’da yoğunlaşması uygun değildir diyor. Fakat mevcut durum bunun tam tersi. Ülkenin toplam sanayi üretiminin yüzde 60’ı Marmara bölgesine yığılı halde. İşçiler iş bulabilmek için mecburen bu bölgedeki kentlere geliyorlar. Siyasi iktidarın izin verdiği, rant çetelerinin inşa ettiği çürük ve usulsüz binalarda ateş pahası kiralar vererek yaşamaya zorlanıyorlar.

İşçi ve emekçileri molozların altında ölüme terk eden bu işleyiş baştan aşağı değişmeli. 20-25 milyon nüfusa sahip olan İstanbul, sokakları ve binaları iç içe geçmiş İstanbul depremden korunamaz. Sanayi üretimi ve iş imkanları deprem riski düşük olan Anadolu’ya yönlendirilmeli. Müteahhitler sıkı denetim altında tutulmalı. Konut inşaatı için değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek yönetmelikler oluşturulmalı.

Depremde ölen on binler için “bu kader planıdır” diyen siyasi iktidarın bunların hiçbiri için adım atmayacağı ortada. Onlardan bekleyecek hiçbir şeyimiz yok. Enkaz altlarında ölmeyeceğimiz yarınlar için hep birlikte çalışmaya başlamalıyız.

Büyük bir mücadele vereceğiz. Tüm bunları birlikte yapacağız.
Dünü, bugünü yıkanlardan hesap soracağız.
Yıkılmayacak kentleri el birliğiyle inşa edeceğiz.
Emekçi Hareket Partisi olarak söz veriyoruz. 

wp_ehp