17
Ağu
Hükümetin sefalet teklifine karşı kamu emekçileri 1 günlük iş bırakma kararı aldı.
Milyonlarca kamu emekçisi ve emeklinin gözü kulağı, önümüzdeki iki yıl geçim koşullarını belirleyecek toplu sözleşme görüşmelerinde. Aileleriyle birlikte 25 milyon insanı doğrudan ilgilendiren bu süreç, siyasi iktidarın oyalama taktikleriyle daha başından kilitlendi. Sendikaların taban aylığa seyyanen zam ve refah payı gibi hedeflerle oturduğu masaya hükümet, 2026 için %10 ve %6, 2027 için ise %4 ve %4 gibi bir sefalet teklifiyle geldi.
İkinci görüşmede lütuf gibi sunulan revize teklif ise taban aylığa eklenen yalnızca 1000 TL oldu. Günlük 33 TL’ye denk gelen bu sadaka ile milyonların geçinebilmek için döktüğü alın terine açıkça hakaret ediliyor. Ortada bir müzakere yok; emekçi ve emeklilerin yaşam koşullarını hiçe sayan tek taraflı bir dayatma var.
Siyasi iktidarın ekonomi politikası, TÜİK’in şaibeli rakamlarıyla enflasyonu gizlemek ve maaş artışlarını "hedef enflasyon" yalanına bağlayarak milyonları sistematik olarak yoksullaştırmak üzerine kurulu. Kamu emekçisinin maaşı yoksulluk, emeklinin aylığı ise açlık sınırının altına demir atmışken; bu teklif sömürüyü perçinleyip alım gücünü günden güne eritmekten başka anlama gelmiyor. Barınma, gıda ve ulaşımdaki fahiş artışlar yok sayılıyor. Sağlığına ve yaşına rağmen on binlerce emekli, geçinebilmek için çalışmak zorunda bırakılıyor.
Bu senaryo bize tanıdık. Kısa süre önce 600 bin kamu işçisini aynı oyalama taktikleriyle sefalet zammına mahkûm ettiler. Şimdi aynı oyunu kamu emekçileri için sahneliyorlar. Ancak emekçinin hafızası tazedir ve bu oyuna bir daha gelmeyecektir.
Siyasi iktidarın müzakere masasını anlamsızlaştıran tutumuna karşı, kamu emekçisinin cevabı gecikmedi. Sendika ve konfederasyonlar, 18 Ağustos'ta 81 ilde işi bırakarak ve Ankara'da Bakanlık önüne yürüyerek mücadeleyi ait olduğu yere, yani meydanlara taşıyacak. Bu karar, iktidarın kapattığı müzakere kapılarına verilmiş en meşru yanıttır. Kamu emekçileri, haklarını masa başı oyunlarında değil, üretimden gelen güçleriyle, omuz omuza sokakta alacaklarını ilan ediyor. "Uzlaşma" adı altında yıllardır yoksulluğa itilen milyonlar şimdi "artık yeter" diyor.
Emekçi Hareket Partisi olarak bu kavgada tarafımız net. Siyasi iktidarın bilinçli yoksullaştırma politikalarının tam karşısında, hakkı için direnen kamu emekçilerinin ve emeklilerin yanındayız. Bu topyekûn saldırı, ancak emekçilerin birleşik ve örgütlü gücüyle püskürtülür. 18 Ağustos'ta biz de alanlarda olacağız. Bu haklı direnişi büyütmek ve siyasi iktidarın zam dayatmalarını yırtıp atmak için omuz omuza mücadele edeceğiz.
Kamu emekçisi Saray’ın sadakasını değil, emeğinin hakkını istiyor. Ve son sözü direnenler söyleyecek: O hak, söke söke alınacak!