img-229-aciklama

05
May

1 Mayıs’tan Aldığımız Güçle, Örgütlü Mücadeleyi Büyütmeye

19 Mart’tan bu yana ülkenin dört bir yanında yükselen toplumsal itiraz ve hareketlilik, yeni bir dönemin kapısını araladı.

19 Mart’tan bu yana ülkenin dört bir yanında yükselen toplumsal itiraz ve hareketlilik, yeni bir dönemin kapısını araladı. Halkın iradesine dönük saldırılara karşı yükselen öfke ve kararlılık, üniversitelerden liselere, sokaklardan meydanlara uzanan bir mücadele enerjisi yarattı. Bu enerji, 1 Mayıs’ta emekçilerin, gençliğin, kadınların ve emeklilerin birleşik gücüyle bir kez daha tüm kent meydanlarına taşındı. 1 Mayıs, biriken öfkenin örgütlü mücadeleye dönüşmesi için kritik bir kavşak işlevi gördü. Emekçi Hareket Partisi olarak bizler, bu enerjiyi örgütlü bir güce dönüştürme kararlılığıyla meydanlardaydık.

1 Mayıs günü İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana’da emekçiler, emekliler, kadınlar, gençler Emekçi Hareket Partisi saflarında yürüdü. Kimi işe gitmek için her gün otobüs parasını hesaplamak zorunda kalan bir işçiydi, kimi üniversite okurken aynı zamanda çalışarak geçimini sağlayan bir gençti. Hepsi de aynı hedefle ve aynı kararlılıkla alanlardaydı: “Milli Gelire Göre Ücret, Demokrasi İçin Erken Seçim!” diyerek meydanları doldurduk. Bu slogan, ekmeğimizle demokrasinin, ücretlerimizle özgürlüklerin, sofrada boş kalan tabağımızla sandıkta yok sayılan irademizin arasındaki bağı kuran somut ve odaklanmış bir siyasetin ifadesi oldu. Emekçilerin yaşadığı ekonomik ve siyasal yıkımın aynı düzenden kaynaklandığını gören bir yürüyüşün ortak sözü haline geldi. Bu söz, “Böyle gelmişse de böyle gitmeyecek” diyenlerin ortak iradesini 1 Mayıs meydanlarına yansıttı.

İstanbul, Ankara ve İzmir’de, Türkiye İşçi Partisi ve Toplumsal Özgürlük Partisi ile “Kurtuluş yok tek başına, Yaşasın 1 Mayıs” pankartı arkasından yürüdük. Tek adam rejimine karşı tek yumruk olma iradesi, kurduğumuz kortejle ete kemiğe büründü. Bu güçlü, kalabalık ve coşkulu kortejler; rejime karşı birliğin, omuz omuza ortak mücadelenin, devrimci dayanışmanın canlı örneği oldu. Yürüyüşümüz, rejimin emekçilere, gençliğe, kadınlara ve halklara yönelttiği topyekûn saldırıya karşı, topyekûn bir karşı koyuşun mümkün ve zorunlu olduğunu gösteren bir irade beyanıydı. 1 Mayıs’ta ortaya konan bu irade, önümüzdeki dönemin siyasal hattını tayin edecek bir mücadelenin de habercisidir.

Gençlik cephesinde de 1 Mayıs büyük bir buluşmaya sahne oldu.  İstanbul Üniversitesi’nde barikatları aşarak Saraçhane’ye yürüyen gençlik, üniversitelerle emekçi mahalleleri arasına örülmek istenen duvarları da yıktı. “1 Mayıs’ta gençliğin işçi sınıfıyla buluşması, sosyalist gençlik örgütleri olarak tarihsel görevimizdir” diyerek Kadıköy’de yürüyen gençlik, bu görevi yalnızca hatırlatmakla kalmadı, onu pratiğe döktü. Üniversiteler ile fabrikalar, amfiler ile atölyeler ve işyerleri arasındaki mesafeyi kaldırmakta kararlı olan gençlik, bu tarihsel görevi layıkıyla yerine getirdi. Kendi kaderini emekçilerin mücadelesi ile ortaklaştırarak alternatif bir geleceğin kurucu öznesi olma iddiasını 1 Mayıs meydanlarında bir kez daha ortaya koydu.

İstanbul’da 1 Mayıs’ta bir başka tablo daha vardı: Anayasal hakkını kullanarak Taksim’e yürümek isteyen yurttaşlar, polis şiddetiyle karşılaştı. Ulaşım hatları kapatıldı, Taksim Meydanı abluka altına, yüzlerce kişi ise gözaltına alındı. Bizler biliyoruz ki, meydanları özgürleştirecek olan; kararlı, örgütlü, ısrarlı ve uzun soluklu bir mücadeleyle inşa edilecek devrimci bir politik hattır. Bu hat, emekçi halkın iktidarı perspektifiyle geniş kesimleri seferber edebildiği ölçüde, hiçbir yasak, hiçbir barikat haklı yürüyüşümüzü durduramaz. Meydanları özgürleştirmek, kaderini kendi eline alma iradesini gösteren toplumsal kesimleri; somut, güncel ve odaklanmış politik hedeflerle; örgütlü mücadeleyle, politik programıyla ve partisiyle buluşturabilmekle mümkündür. O zaman yalnızca Taksim değil, ülkenin dört bir yanı emekçi halkın özgürleşen mücadele alanlarına dönüşecektir.

Bu nedenle bir kez daha çağrımızı yineliyoruz: Mücadelemizi yalnız bir gün değil, her gün omuz omuza sürdürelim.

Bu düzeni değiştirmek, eşit ve özgür bir geleceği kurmak, üretenlerin yönettiği bir dünyayı inşa etmek için daha çok örgütlenmeye ihtiyacımız var. Emekçi Hareket Partisi olarak; emekçileri, emeklileri, kadınları, gençleri, LGBTİQ+ları, halkları örgütlü yürüyüşümüze davet ediyoruz.

Bizler, 1 Mayıs meydanlarından aldığımız güçle, daha da büyük bir kararlılıkla yolumuzda yürümeye devam edeceğiz. Açlık sınırının altında ezilen ücretlere, işsizliğe ve geleceksizliğe, seçme ve seçilme hakkımızın gasp edilmesine karşı birleşirsek, yenilmeyiz.

Gelin, bu yürüyüşü birlikte büyütelim.

Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın örgütlü mücadelemiz!

wp_ehp