img-211-aciklama

19
Mar

Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz

Ekrem İmamoğlu’nun önce diplomasının iptali, ardından gözaltına alınması ve kendisine yöneltilen suçlamaların boyutu, Gezi’nin tekrar konu edilmesi; siyasi iktidarın bu ülkede var olan seçimler işleyişini ayaklar altına alma yolunda attığı en üst hamle olarak karşımızda duruyor.

Ekrem İmamoğlu’nun önce diplomasının iptali, ardından gözaltına alınması ve kendisine yöneltilen suçlamaların boyutu, Gezi’nin tekrar konu edilmesi; siyasi iktidarın bu ülkede var olan seçimler işleyişini ayaklar altına alma yolunda attığı en üst hamle olarak karşımızda duruyor.

Siyasi iktidar, tüm meşruiyetini seçimlerden aldığını her fırsatta tekrarladı. “Biz buralara halkın teveccühü ile geldik” söylemlerini üretti, seçimlere “demokrasi şöleni” gibi kavramlarla güle oynaya gitti. Ama ne zaman ki halk kendisini seçmemeye başladı, o zaman çözümü otoriter ve baskıcı bir rejimi inşa etmekte gördü. Bu coğrafyada, iktidarın seçimlerle belirlendiği, Ortadoğu’da seçimlerin işlediği ve Batı tipi bir demokrasiye en yakın sayılabilecek ülke olan Türkiye’de; seçimleri boşa düşürme denemelerine başladı. 2015 seçimlerinde AKP’nin tek başına iktidar olamadığında bombalar patlatılarak yaratılan korku ortamında seçimlerin tekrarlanması ile başlayan seçimleri yok sayma hamleleri, son üç seçimdir özellikle Kürt halkının seçtiği belediyelere yönelik kayyım politikası ile devam etti. Son olarak İstanbul’da seçimlerin tekrarlatılması ile kendini gösteren bu süreçte, halk AKP’yi seçmeyerek iradesinin yok sayılmasına cevabını verdi. 2024 yerel seçimlerinde ise artık halkın yarısından fazlasının bu siyasi iktidarı istemediği ayan beyan ortaya çıktı. Bunun üzerine iktidar yine bildiği yollara başvurdu: Karşında politik mücadele yürüten her kesime yönelik baskıları, antidemokratik uygulamaları, tutuklamaları, yargı eliyle inşa ettiği hukuksuzlukları uygulamaktan geri durmadı. Bunlar yetmedi, kendi meşruluğunu üzerine kurduğu seçimler işleyişini etkisiz hale getirmenin yolunu tutmaya devam etti. Bugün gelinen nokta, işte bu sürecin sonucudur.

Tüm bu gelişmeler, siyasi iktidarın kaybetme korkusunun arşa çıktığını bir kez daha ortaya koymuştur. İktidarın demokrasi mücadelesi karşısında seçtiği yol; suç bulma, gözaltılar, tutuklamalar, kayyımlarla bir korku rejimi yaratmaktır. Siyasi iktidarın her alanda ortaya çıkan yönetememe durumunun ve seçilememeye dair duyduğu derin korkunun bir sonucu olarak ortaya çıkardığı bu hukuksuzluğun karşısında elbette direnmeye devam edeceğiz. En doğal hak olan protesto hakkını dahi yasaklayan siyasi iktidarın tek korkusu kaybetmek de değildir. Karşısında yürütülen politik mücadelenin büyüklüğünü gösterecek en ufak bir görüntüye bile tahammülleri kalmamıştır.

İnşa edilmek istenen bu antidemokratik rejimin karşısında mücadelemizi sürdüreceğiz. Tek adam rejiminin karşısında örgütlü demokrasi yolunda olmayı sürdüreceğiz. Yönetemeyenler, kaybetme korkusuyla demokrasiyi, seçme ve seçilme hakkını ayaklar altına alanlar mutlaka yenilecek. Kendi diploması tartışma konusuyken İmamoğlu’nun diplomasını iptal eden, karşısına bir rakibin çıkma ihtimalini bile binbir türlü hukuksuzlukla engellemeyi deneyenler, demokrasiyi ve seçimler işleyişini ayaklar altına alanlar yenilmeye mahkumdur.

Nasıl ki Kürt halkının seçme ve seçilme hakkını gasp eden kayyım politikalarının karşısında sonuna kadar durduysak, seçimlerde kendisi dışında bir rakibin bile çıkmasına olanak vermek istemeyen bu hukuksuzluğun da karşısında duracağız. Bu halk sizin bu hukuksuzluklarınıza daha önce cevabını verdi. Yenildiniz. Yine yenileceksiniz.

Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!

Emekçi Hareket Partisi Merkez Komitesi

wp_ehp