24
Eyl
Okulların açıldığı günden itibaren peş peşe gelen haberler, kamuda uygulanmaya çalışılan tasarruf tedbirlerinin sonuçlarını ortaya çıkarıyor. Okullar çöp dağlarıyla boğuşuyor. Sınıfların temizliği öğrenci velilerine kalıyor. Tasarruf kapsamında azaltılan taşımalı eğitim imkanları ise öğrencilerin eğitime ulaşmasını imkansız hale getiriyor.
Milli Eğitim Bakanı Tekin program program çıkıp velilerden para istenmediğini, bağış toplanmadığını anlatmaya çalışsın. Ancak gerçek şu, velilerden sadece para değil, sınıfları temizlemeleri bile isteniyor. Tasarruf tedbiri diye en başta kamu hizmetlerine göz dikenlerin ülkedeki eğitimi getirdiği nokta budur.
Kendinden önceki birçok bakanın benimsediği “Şu mektepler olmasaydı, ben bu maarifi ne güzel idare ederdim” parolasını Yusuf Tekin de benimsemiş. Okullara temizlik personeli, taşımalı eğitim imkanı sağlanmadığında bakanlığı idare etmek kolaylaşmış olabilir. Devlet okullarındaki imkanlar gün gün tırpanlandığında, nitelikli eğitim almak isteyenler özel okullara gittiğinde işi hafiflemiş olabilir. Ancak kamu hizmeti olarak nitelikli bir eğitim her emekçinin, her çocuğun hakkıdır. Bunu sağlamayı beceremiyorsanız o koltuklarda oturma hakkınız yoktur.
Okullardaki hijyenden, öğrencileri okullara taşıyan servislerden; yani emekçiye sağlanan kamu hizmetlerinden tasarruf yapılamaz. Tasarrufa çok meraklıysanız kamu hizmetlerini değil, Kur Korumalı Mevduat ile, Yap-İşlet-Devret ile, alınmayan vergilerle hortumlanan 133,5 milyar doları hedefinize alın.