23
Nis
Meclis tüm eksiklikleriyle, demokrasiye yönelik atılmış ilk önemli adımdı. Kurulması, tüm bir toplumu kendi kulu olarak gören padişahların egemenliğine son verilmesi anlamına geliyordu.
Ancak meclisin mevcut hali, bu tabloya göre bile içler acısıdır.
Meclis bugün tamamen siyasi iktidarın kendi politikalarını tanıtma ve uygulama aracı haline gelmiştir. Bugüne kadar “ulusal egemenlikten” sadece kuru bir söz olarak bahseden burjuva siyasetçiler de sermayenin çıkarını savunmakla yetindiler.
Bu işleyişte emekçi halkın söz, yetki, karar hakkı yoktur.
Halk egemenliği patronların iktidarı ile getirilemez.
Sömürü düzeni ortadan kalkmadan gerçek demokrasiden bahsedilemez.
Emekçilerin yönetiminde ise emekçi halkın kendi öz örgütlenmelerinde toplantılar yaparak aldıkları kararlar Meclis üzerinde belirleyici olacak. Gerçek halk egemenliği işte o zaman gerçekleşecek.
Yalnızca emekçilerin yönetimi gerçek anlamda demokrasiyi inşa edebilir.
Yalnızca emekçilerin yönetimi çocukların kölece çalıştırılmadığı, savaşlarda ölmediği, eğitim görüp sağlıklı büyüyebildiği bir yaşamı var edebilir.