19
Şub
İsrail’in El-Ehli Baptist Hastanesi’ni bombalayıp beş yüzden fazla kişiyi katletmesinin ardından EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk’ün İsrail Konsolosluğu önünde yaptığı konuşmanın tamamı:
“İsrail’in hastaneye yaptığı saldırıyla beş yüzden fazla insanın hayatını kaybettiğini öğrendik. Orada hastalar vardı, orada çocuklar vardı, orada kadınlar vardı, orada yaşlı insanlar vardı. Dünyanın çok tehlikeli bir noktaya gittiğini gözlemliyoruz.
Buradan Yahudi halkına seslenmek istiyorum. O hastanede çocuklar öldü ya; şunu söylemek istiyorum onlara: Yahudi olmayan çocuklar da çocuktur. O hastanede kadınlar öldü ya, hastalar öldü ya; Yahudi olmayan kadınlar da Yahudi olmayan hastalar da insandır. Bunu bilelim, bu sorunun ne kadar büyük olduğunu görelim.
En son Amerikan Dışişleri Bakanı’nın İsrail’i ziyarete gittiğini öğrendik. “Ben buraya bir Yahudi olarak geldim” diye konuşmuş. Onlara artık yeter demek istiyoruz, yeter. Şunu bilsinler; Almanya, yaptığı zulmü hayata geçirirken Hitler de çok Almandı. Ama bu tarihte bir şey çözmedi, tarihe soykırım getirdi, tarihe savaş getirdi.
Buradan dünyada bu eğilimde olan herkesi uyarıyoruz: Dünyayı ırkçılığınızla, diğer dinlere düşman oluşunuzla bir felaketin merkezi haline getirdiniz. Dünya bununla çalkalanıyor. Buna artık dur deyin! Yahudi halkına bir konuyu hatırlatmak istiyorum. Bir zamanların Nazi Almanyası da onları vagonlara doldurup bir başka şehirdeki toplama kamplarına göndermişti. Bugün yaşananın bundan ne farkı var? Fark etmiyor musunuz, siz de insanlığın bir kısmını doldurup bir şehrin ya da bir bölgenin öteki tarafına götürmeye çalışıyorsunuz. Bundan vazgeçin.
Nazi Almanyası Yahudi halkı için kocaman, büyük, zulmedici toplama kampları yaratmıştı. Bugün ne oluyor? Koskoca Gazze, koskocaman bir toplama kampı gibi! Bunu görmüyor muyuz? 2 milyon 300 bin kişi oraya toplanmış. Oraya yığılmış, sıkıştırılmışlar ve bu halde yaşamaları isteniyor. Bugüne kadar yapılan zulüm buydu ve deniyor ki Gazze’de yaşayan halka: “Sakın çıt çıkarmayın!” Nasıl çıt çıkarılmayacak? Nasıl susacaklar? Nasıl sorunu dile getirmeyecekler?
O yüzden buradan bütün dünyaya sesleniyorum. Yahudi toplumuna, Yahudi aydınlarına, Yahudi sosyalistlerine sesleniyorum. Orada, Gazze’de çok büyük bir Filistin sorunu var. Bir sorun var sorun! Bunu görün! Bunu görerek bu çözümü nasıl gerçekleştiririz diye düşünmeye başlayın. Bırakın Gazze’nin kuzeyinden güneye insanları göndermeye çalışmayı. Güneyinde veya kuzeyinde rahat mı duruyorsunuz ki? Her tarafı bombalıyorsunuz.
Bu insanları göç ettirme siyasetini bırakın. Bu “kara harekatı yapacağız” teranesini de bırakın. Kara harekatı demek çok büyük şehir savaşları demektir. Şehir savaşlarının çok kanlı geçeceği, çok zulme neden olacağı apaçık bellidir. Bundan da vazgeçin! Kara harekatı diye bir şey olamaz! 2 milyon 300 bin kişinin yaşadığı küçücük bir yerde kara harekatı diye bir şey söz konusu değildir. Ve bu insanların ilaç, gıda, su bulabilmesi ve yardımların gidebilmesi için o kapıları açın! O kapıları sıkı sıkı kapatmayı bırakın! Açın da insanlar biraz nefes alsınlar.
Buradan söylüyoruz: Ezilen halklar, sömürüye uğrayan halklar, zulme uğrayan halklar kolay kolay pes etmezler! Bu halklar tabii ki haklarını arayacaklar. Onlar örgütlenirler ve mücadele ederler, yenilmezler. Bizler de Deniz Gezmiş’in, Mahir Çayan’ın yolunda ve ezilen Filistin halkının yanındayız. Ezilen bütün Orta Doğu halklarının yanındayız.”